Türkiye’de son dönemde bankaların gelirleri arasında bulunan faaliyetler arasında bir kalem dikkat çeken bir yer edinmeye başladı: Sigortacılık. Köpek sigortasından ev sigortasına kadar pek çok poliçenin bulunduğu bu alanı köşesine taşıyan Yeniçağ yazarı Remzi Özdemir, insanların ihtiyaçları dışında sigorta poliçesi satılmasına tepki göstererek bankalara seslendi. Özdemir, “Sigorta çöplüğü: Bankaların yeni soygun alanı!..” başlıklı köşe yazısında şunları kaydetti:
Türkiye’de bankaların sigorta vurgunu artık akıl almaz bir boyuta ulaştı. Öyle ki, faaliyet dışı gelirleri yani sigorta ve komisyondan elde ettikleri kazançlar, esas bankacılık gelirlerini geride bırakmaya başladı. Bu ahlaksız ticareti yazmaya devam edeceğim. Birileri çıkıp “dur” diyene kadar…
Bankalarda tezgâh kuruldu
Sigorta şirketleri resmen bankaların içinde tezgâh açmış durumda. Saçma sapan kampanyalarla, hiçbir zaman riske dönüşmeyecek poliçeleri bankalar aracılığıyla satıyorlar.
Trafik sigortasını “riskli” diye yapmayan, kaskoyu ise fahiş fiyatlara satan bu şirketler, asıl büyük kârı bankalarla kurdukları bu kirli ortaklıktan sağlıyor.
Tatil, altın, hediyeler…
Son dönemde bankalarda sigorta kampanyaları patladı. “Şu kadar sigorta sat, Mısır’da bir hafta tatil kazan”, “İtalya tatili” ya da “Fransa’da bir hafta”… Üstelik bu ödüller yalnızca sahadaki bankacılara değil, bölge müdürleri ve genel müdür yardımcılarına da veriliyor.
Kural basit: Milyonlarca liralık sigorta satışı yapacaksın…. Allah aşkına, sigorta ihtiyaç hâlinde yapılır. Üç kuruşluk tatil için sigorta mı satılır?
Geçen hafta bir bankanın kampanyasını gördüm: sigorta satışında birinci olan bankacıya çeyrek altın. Bugün 6-7 bin lira değerindeki çeyrek altın için bankacılar, hiç ihtiyacı olmayan insanlara zorla poliçe satıyor.
Kâr oranı %50’yi buluyor
Bankaların bu satışlardan aldığı pay %40 ile %50 arasında. Sigorta şirketleri biliyor ki bu poliçelerin çoğu “çakma” türünden: Yani ihtiyacı olmayan müşterilere, kredi alabilmeleri için zorla satılan ürünler… Çoğu müşteri, şubeden çıktıktan birkaç dakika sonra böyle bir poliçe yaptırdığını bile hatırlamayacak.
Riske dönüşmeyen poliçelerden elde edilen gelir, banka ile sigorta şirketi arasında yarı yarıya bölüşülüyor.
Aklınıza gelmeyecek sigortalar
Türkiye’de bankalar aracılığıyla satılan sigortalar arasında ATM sigortasından kredi kartı sigortasına, köpeğinizin güvence sigortasından çocuğunuzun güvence sigortasına kadar akıl almaz örnekler var. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bu poliçeler, vatandaşa zorla dayatılıyor.
Asıl soru: Kim izin veriyor?
Evet, bankalar kâr için yapıyor. Peki denetleyici ve düzenleyici kurumlar neden buna göz yumuyor? Bankaların esas faaliyet kârından fazla komisyon geliri var ve bu komisyonların en büyüğü sigorta.
Türkiye’de, bu ekonomik krizde, bankadan alacağı 50 bin liraya muhtaç olmuş bir insanın 10-20 bin lira sigorta kesilmesine nasıl izin veriliyor? Tamam, bankacı vicdansız. Genel müdür vicdansız. Patron vicdansız.
Peki ya denetleyiciler? Türkiye’yi yönetenler? Onlar da mı vicdansız?
Yeter artık!
Vicdanlı olun. Vatandaşın banka ve sigorta şirketleri tarafından soyulmasına son verin. Bu köşede, bu soygunu yazmaya devam edeceğim.